Özet:
Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Osmanlı ordusu silah bırakırken, oldukça geniş bir coğrafyanın yüzyıllardır süregelen siyasi düzeni de değişti. Eski Osmanlı topraklarının Türk ve Arap sâkinlerinin kaderleri birbirinden ayrıldı. Savaş sonrasında toplanan Paris Barış Konferansı’nda Türk, Arap, Kürt, Ermeni, Yahudi milletlerinin temsilcilerinin kimi siyasi kaderleri hakkında ümitvâr olurken kimi hayal kırıklığı yaşadı. Savaş sırasında verilen sözlerin ve yapılan anlaşmaların birçoğu savaş sonrasında tadilâta uğradı. Osmanlı Devleti’ne karşı isyan etmesi karşılığı kendisine bir Arap krallığı sözü verilen Şerif Hüseyin, önce Filistin’de bir Yahudi Devleti kurulması sözünün verildiğine, savaştan sonra ise toplanan San Remo Konferansı’nda kurulacak Arap krallığının topraklarının büyük bir kısmının Fransa’ya verildiğine tanık oldu. Osmanlı’dan miras kalan topraklar, savaş sonrası toplanan Sevr ve San Remo Konferansları ile İtilaf Devletleri’nin çıkar ve beklentileri doğrultusunda yeniden biçimlendirildi. Türkler, Anadolu’da askeri mücadeleye devam ederek Sevr Antlaşması yerine Lozan Antlaşması imzalayarak yeni bir devlet kurdu. Verilen sözlerin aksine İngiltere ve Fransa arasında paylaşılan Osmanlı’dan miras kalan Arap topraklarında silahlı direniş söz konusu değildi. İkinci Dünya Savaşı’na kadar süren bu süreç sonunda Araplar bir millet olmaktan çok uzaklaşmıştı. Bu makale, savaş sırasında yapılan anlaşmaların yapılma biçimini, bu süreçte tarafların beklentilerini, savaş sonrasında nasıl değiştiklerini açıklarken sürecin ne kadar gayrı resmi ve alışılmışın dışında yürütüldüğünü vurguluyor.